Yahudilerin Filistin’e Göçü ve Kırmızı Tezkere

Yahudilerin Osmanlı Topraklarına Göçü

19. yüzyılda dünyanın çeşitli ülkelerinde yükselen anti-semitizm hareketiyle başta Rusya olmak üzere pek çok ülkede dağınık halde yaşayan Yahudiler, bulundukları ülkeleri yavaş yavaş terk etmeye başladılar.

Böyle bir sosyal baskıya maruz kalan Yahudilerden özellikle yaşlı nesil arasında görülen Kutsal Topraklar özlemi ile Kudüs’e göçler başladı. Osmanlı Devleti, Filistin’e yapılan göçlerin siyasi bir amaç taşımadığını düşünerek bu hareketi tehlikeli görmüyordu.

1840’larda Avrupa’dan Filistin’e yerleşmek amacıyla gelen göçmen sayısında artış oldu. Yahudilerin, Türkler tarafından iyi karşılandığına dair yaygın bir kanaat oluştuysa da durum hükümet nezdinde farklı değerlendirilmeye başlandı. 1880’li yıllardan sonra göçün artışı Osmanlı Devleti’ni bir takım tedbirler almak zorunda bıraktı. Nitekim, gelen göçmenlerden isteyene Filistin dışında ikamet etmek şartıyla Osmanlı vatandaşlığı verileceğine dair karar çıkarılsa da Yahudilerden yabancı devletlere mensup olanların sayısı oldukça fazlaydı. Filistin’de iskanın yasaklanmasını Suriye’de iskan yasağı izledi.

Yahudilere Filistin Yasağı

1882 yılında hacıların dışındaki Yahudilerin Filistin’e girişi tamamen yasaklandı, ancak bu kez de Filistin’e hacı olarak girenler geri çıkmamaya başladı. Osmanlı Hükümeti bunun üzerine hac süresini bir ay ile kısıtlasa da yabancı devletlerin baskısı üzerine süreyi üç aya çıkarttı. Giriş-çıkışlar daha yakından takip edilmeye ve deftere kaydedilmeye başlandı.

1890’larda göç kaygı verici bir boyuta ulaştı. Kudüs Mutasarrıf Muavini Asım Efendi, hazırladığı raporda 45.000 nüfuslu şehirde 30.000 yabancı pasaportlu Yahudi’nin varlığını bildiriyordu. Bunun üzerine Osmanlı Devleti’nin diğer ülkelerdeki diplomatlarından Yahudilerin pasaportlarının vize edilmemesi, Osmanlı tebaasında bulunanların da iyice incelenmesi istendi.

1900 yılına gelindiğinde Osmanlı Devleti’nin Yahudi göçmenlere karşı tutumunda önemli değişiklikler oldu. Artık göçler açıkça önlenmeye çalışılıyor, Yahudilerin pasaport alması, gemilere binmeleri, kendilerine bilet satılması engelleniyor ve gezmek amacı bile taşısa yolculara izin verilmiyordu.

Kırmızı Tezkere

Yahudilerin Filistin’de varlık göstermesinin Müslüman tebaa için apaçık bir tehdit ve tehlike oluşturduğunu düşünen Padişah II. Abdülhamid, 21 Kasım 1900 tarihinde Yahudilerin kutsal topraklara girişiyle ilgili bir nizamname çıkarttı. Dört maddelik nizamnameye göre Yahudiler, Filistin’e girebilmeleri için meslekleri, uyrukları ve ziyaret amacını bildiren bir belge hazırlayacak, giriş sırasında bu belgeleri verip geçici ziyaretçi olduklarını belirten bir ay süreli “Kırmızı Pasaport/Tezkere”lerini alacaklardı. Süre bitiminde ise ziyaretçiler Filistin’i terk etmek zorundaydı.

Bu sırada Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl öncülüğünde bir grup, padişah ile görüşüp göç kısıtlamasının kaldırılıp iskana izin verilmesini birçok vaadle istediyse de II. Abdülhamid bu istekleri geri çevirdi.

Nizamnamenin çıkarılışından sonraki yıllar ise yasağın delinerek Filistin’e yapılan göçlerin devam ettiği çeşitli raporlarda bildiriliyordu. Yafa Kaymakamlığı’nın 1907 Ekim ayında bildirdiğine göre kırmızı pasaportlu ziyaretçilerden ancak yüzde onu üç aylık bir süre sonunda çıkış yapıyordu.

Bab-ı Ali baskınından sonra iktidarı ele alan İttihat ve Terakki Cemiyeti, Yahudi sermayesinin bölgede tarımı ve ekonomiyi canlandıracağı düşüncesiyle Yahudilere toprak satılması ile kırmızı pasaport uygulamalarına son verdiyse de yakın zamanda bunun bir hata olduğunu anlayarak II. Abdülhamid’in politikasına dönmeye çalıştılar. Ancak bu deneme pek başarılı olamadı.

Yorum Yapın

Your email address will not be published.

Nedir Kategorisinde Olanlar

Hocalı Katliamı

Hocalı kasabası, Azerbaycan‘ın Dağlık Karabağ bölgesinde yer alan, konumu sebebiyle önemli bir yerleşim merkezidir. 25-26 Şubat

Çerkes Ethem Ayaklanması

I. Dünya Savaşı‘ndan yenilgiyle çıkan Osmanlı Devleti, imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması gereğince ordularını terhis etmişti. Devam

İstiklal Mahkemeleri

İstiklal Mahkemeleri, Milli Mücadele döneminde TBMM’nin otoritesini sağlamak, yurtta artan iç tehditleri kontrol ederek bunların sorumlularını

Hıyanet-i Vataniye Kanunu

Hıyanet-i Vataniye Kanunu, 29 Nisan 1920 tarihinde TBMM tarafından çıkarılan 2 numaralı kanundur. Bu kanunun yapılış

Kılık Kıyafet Kanunu

Kılık Kıyafet Kanunu Öncesi Giyim ve Kuşam Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan belirli değişikliklerle birlikte 1925’den 1934