Truman Doktrini

Truman Doktrini ve Türkiye’nin Kıbrıs’a 10 yıl Geciken Müdahalesi

1945‘ten sonra Sovyet Rusyası‘nın hızlı bir şekilde gelişen politikası ve artan komünizm tehlikesi, ABD‘nin dış politikasını yeniden şekillendirmiştir. Rusya‘nın, İngiltere‘nin çıkar alanlarına yönelmesiyle birlikte savaştan büyük hasarlarla çıkan İngiltere, 1947 yılında tampon bölgede yer alan Yunanistan ile Türkiye’nin ekonomik ve askeri alanda desteklenmesiyle ilgili ABD‘ye muhtıra verdi.

Bunun üzerine ABD Başkanı Harry S. Truman, 12 Mart 1947 tarihinde Amerikan Kongresi’nden Yunanistan ve Türkiye’ye 400 milyon dolarlık askeri yardımın yapılması, yapılacak yardımın nasıl kullanılacağının denetlenmesi ve Türk – Yunan personelinin Amerika’da eğitilmesi için kendisine tam yetki verilmesini istedi. 22 Mayıs tarihinde ise Yunanistan’a 300, Türkiye’ye ise 100 milyon dolarlık yardım yapılması kararlaştırıldı.

Truman Doktrini, 12 Temmuz 1947 tarihinde Ankara’da, Türkiye adına Başbakan Hasan Saka ve ABD adına da Ankara Büyükelçisi Edwin C. Wilson arasında imzalanan bir antlaşma ile uygulamaya konuldu.

Antlaşmanın 1. maddesi, yapılacak yardımın belirtilen koşullar içinde kullanılacağını öngörürken, 2. maddesi yardımın Türkiye tarafından kullanılmasının denetlenmesini, bu denetimin Amerikalılar‘dan oluşan bir kurul tarafından gerçekleştirileceğini ve Türk Hükümeti‘nin kurula her türlü kolaylığı sağlayacağı belirtiliyordu ki, bu da ABD‘nin Türkiye‘nin içişlerine karışması anlamına geliyordu. 3. maddenin 2. fıkrası ise Türk Hükümeti tarafından devamlı Amerikan propagandası yapılması öngörüyordu.

Antlaşmanın en bağlayıcı maddesi ise 4. maddeydi. 1947‘de imzalanan antlaşmanın bu maddesi, ABD tarafından 1964 yılında acı bir şekilde kullanıldı. 21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs’ta yaşanan ve “Kanlı Noel” olarak hatırlanan olayla Rumlar’ın Türkler’e uyguladığı katliamlar sonucunda Kıbrıs Cumhuriyeti fiilen sona erdi.

Garantör devletlerden biri olan Türkiye, garantörlüğü olan Yunanistan ve İngiltere‘ye olaylara birlikte son verme çağrısı yaptı. İki ülke de buna yanaşmayınca Türkiye, Yunanistan ile İngiltere‘ye nota vererek bu defa ABD‘den yardım istedi. ABD de aynı tutum içindeydi. Bu sırada dönemin Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin‘in “Eğer Rumlar hareketlerine devam ederlerse, günün birinde Kıbrıs’a gitmemiz mukadderdir” demesi üzerine ABD Başkanı Lyndon Johnson, Başbakan İsmet İnönü‘ye 3 Haziran 1964’te gönderdiği ve “Johnson Mektubu” adıyla bilinen mektupta şöyle diyordu:

“Türkiye ile mevcut Temmuz 1947 tarihli antlaşmanın IV. Maddesi gereğince, askeri yardımın, veriliş amaçlarından ayrı gayelerle kullanılması için ABD’nin muvaffakatının alınması gerekmektedir… Mevcut koşullar altında Türkiye’nin Kıbrıs’a yapacağı bir müdahalede Amerika tarafından sağlanmış olan askeri malzemenin kullanılmasına ABD muvaffakat etmemektedir.”

Açıkça, 12 Temmuz 1947 Antlaşması ile sağlanan askeri yardım ancak ABD izniyle kullanılabilecekti. ABD‘nin bu ağır yaptırımı yüzünden Türkiye, Kıbrıs‘a barış götürebilmek için 10 yıl beklemek zorunda kaldı. Adada 1964 yılında başlayan katliamlar, kahraman Türk Ordusu‘nun 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar devam etti.

12 TEMMUZ 1947 ANTLAŞMASI

MADDE 1 — Birleşik Devletler Hükümeti, Birleşik Devletler Başkanının 22 Mayıs 1947 tarihinde tasdik edilen Kongre Kanunu ve bunu değiştiren veya buna ek kanunlar hükümleri gereğince yapılmasına müsaade edebileceği yardımı Türkiye Hükümetine sağlayacaktır. Türkiye Hükümeti bu kabil herhangi bir yardımı, bu Anlaşma hükümleri gereğince fiilen kullanacaktır.

MADDE 2 — Birleşik Devletler Başkam tarafından bu maksatla tâyin edilen bir Türkiye Misyonu Şefi bu Anlaşma gereğince sağlanacak yardıma mütaalik meselelerde Birleşik Devletler Hükümetini, temsil edecektir. Misyon Şefi bu Anlaşma gereğince peyderpey yapılacak olan muayyen yardımın kayıt ve şartlarını Türkiye Hükümeti temsilcileriyle danışarak tespit edecektir. Ancak, yapılacak olan bu muayyen yardımın malî şartları, peyderpey, iki Hükümetin mutabakatı ile, evvelden tespit edilecektir. Misyon Şefi, Türkiye Hükümetine, bu Anlaşma gereğince sağlanan yardımın gayelerinin elde edilmesine yarayabilecek malûmatı ve teknik yardımı sağlayacaktır.

Türkiye Hükümeti yapılan yardımı tahsis edilmiş bulunduğu gayeler uğrunda kullanacaktır. Sorumluluklarının icrası sırasında görevini serbestçe yapabilmesini mümkün kılmak için, bu Hükümet, Misyon Şefine ve temsilcilerine, yapılan yardımın kullanılışı ve ilerleyişi hakkında, rapor, malûmat ve müşahede şeklinde tüyebileceği her türlü kolaylık ve yardımı sağlayacaktır.

MADDE 3 — Türkiye Hükümeti ile Birleşik Devletler Hükümeti Türk ve Birleşik Devletler Milletlerine bu Anlaşma gereğince yapılan yardım hususunda tam bilgi temini için işbirliği yapacaklardır.

Bu maksatla ve iki memleketin güvenliği ile kabili telif olduğu nispette;

1 — Birleşik Devletler basın ve radyo temsilcilerine, bu yardımın kullanışını serbestçe müşahede etmelerine ve b u müşahedelerini tana olarak bildirmelerine müsaade edilecektir, ve

2 — Türkiye Hükümeti bu yardımın amacı, kaynağı, mahiyeti, genişliği, miktarı ve ilerleyişi hakkında Türkiye’de tam ve devamlı yayın yapacaktır.

MADDE 4 — Bu Anlaşma gereğince Türkiye Hükümeti tarafından elde edilen her madde, hizmet veya malûmatın emniyetini sağlamak azminde bulunan ve bunda aynı derecede menfaattar olan Türkiye ve Birleşik Devletler Hükümetleri, badelmüşavere, bu uğurda diğer Hükümetin lüzumlu addedebileceği tedbirleri, karşılıklı olarak, alacaklardır.

Türkiye Hükümeti, Birleşik Devletler Hükümetinin muvafakati olmadan, bu neviden hiç bir madde veya malûmatın mülkiyet veya zilyetliğini devretmeyeceği gibi, aynı muvafakat, olmadan Türkiye Hükümetinin subay, memur veya ajanı sıfatını haiz bulunmayan bir kimse tarafından bu maddelerin veya malûmatın kullanılmasına veya bu malûmatın bu sıfatı haiz olmayan bir kimseye açıklanmasına ve bu maddeler ve malumatın verildikleri gayeden başka bir gayede kullanılmasına müsaade etmeyecektir.

MADDE 5 — Türkiye Hükümeti bu Anlaşma gereğince verilen herhangi bir ikraz, kredi, hibe veya diğer şekillerdeki yardımların hasılatının hiç bir kısmını diğer herhangi yabancı bir devlet tarafından kendisine verilmiş olan herhangi bir ikrazın resülmal veya faizinin tediyesinde kullanmayacaktır.

MADDE 6 — Bu Anlaşma gereğince yapılmasına müsaade olunan yardım kısmen veya tamamen:

1 — Türkiye Hükümeti talep ederse;

2 — Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (bu hususta Birleşik Devletler herhangi bir vetonun kullanılmasını nazarı itibara almayacaktır) veya Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun, Birleşmiş Milletler tarafından alınan tedbir veya yapılan yardım neticesinde, bu Anlaşma mucibince Birleşik Devletler Hükümeti tarafından yapılan yardımın devamını lüzumsuz veya gayrı matlup addetmesi halinde; ve

3 — Yukarda anılan Kongre Kanununun 5 inci bölümünde musarrah diğer herhangi bir vaziyette veya Birleşik Devletler Başkanının yardımın kesilmesini Birleşik Devletlerin menfaatlerine uygun görmesi halinde: nihayet bulacaktır.

MADDE 7 — Bu Anlaşma bu günden itibaren yürürlüğe girecek ve her iki Hükümet tarafından tespit edilecek tarihe kadar yürürlükte kalacaktır.

MADDE 8 — Bu Anlaşma Birleşmiş Milletler nezdinde tescil edilecektir.

Yorum Yapın

Your email address will not be published.

Nedir Kategorisinde Olanlar

Hocalı Katliamı

Hocalı kasabası, Azerbaycan‘ın Dağlık Karabağ bölgesinde yer alan, konumu sebebiyle önemli bir yerleşim merkezidir. 25-26 Şubat

Çerkes Ethem Ayaklanması

I. Dünya Savaşı‘ndan yenilgiyle çıkan Osmanlı Devleti, imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması gereğince ordularını terhis etmişti. Devam

İstiklal Mahkemeleri

İstiklal Mahkemeleri, Milli Mücadele döneminde TBMM’nin otoritesini sağlamak, yurtta artan iç tehditleri kontrol ederek bunların sorumlularını

Hıyanet-i Vataniye Kanunu

Hıyanet-i Vataniye Kanunu, 29 Nisan 1920 tarihinde TBMM tarafından çıkarılan 2 numaralı kanundur. Bu kanunun yapılış

Kılık Kıyafet Kanunu

Kılık Kıyafet Kanunu Öncesi Giyim ve Kuşam Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan belirli değişikliklerle birlikte 1925’den 1934