Soyadı Kanunu, 21 Haziran 1934 tarihinde kabul edilen, 2 Temmuz 1934 günü Resmi Gazete‘de yayımlanan ve 2 Ocak 1935‘te yürürlüğe giren, her Türk vatandaşının bir soyadı almasını zorunlu kılan ve 2525 sayılı kanundur.
Soyadı Kanunu‘nun kabulünden önce, yalnızca lakaplarla, memleket veya baba isimleriyle tanımlanan toplumda bir takım karışıklıklar meydana geldiği gibi, kullanılan çeşitli unvanlar sebebiyle toplumsal eşitsizlikler oluşuyordu. Sosyal düzeni sağlamak amacıyla oluşturulan bu kanun, 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe giren Medeni Kanun‘un değindiği aile çerçevesinde isim alınması ve değiştirilmesi konusunu düzenlemiş ve kesin ifadelerle hükmü ortaya koymuştur. Soyadı Kanunu, 26 Kasım 1934 tarihinde çıkarılan “Lakap ve Unvanların Kaldırılması Kanunu” ile desteklenmiştir.
Soyadı Kanunu‘nun görüşüldüğü sıralarda Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal‘in hangi soyadını alacağı oldukça tartışıldı. Birçok dil ve tarih uzmanı tarafından “Etel (Attila), Etealp, Korkut, Arız, Ulaş, Yazır, Emen, Coğaş, Salır, Begit, Ergin, Tokuş” gibi öneriler geldi. Saffet Arıkan‘ın yaptığı “Türkata, Türkatası” teklifi üzerine Mustafa Kemal, Türk Dil Kurumu‘nda çalışmış yetkin bir kişi olan Konya Milletvekili Naim Hazım Onat‘a fikrini sordu. Sözü alan Naim Bey şöyle dedi:
“Türkata, Türkatası’ gerek yazılışta, gerek söylenişte bana biraz tuhaf geliyor. Arkadaşlar biliyorsunuz tarihimizde bir ‘Atabey’ sözü, unvanı vardır. Anlamı da, yine biliyorsunuz: Beyin, emirin, şehzadenin, hatta hükümdarın ilimde, idarede, askerlikte mürebbisi, müşaviri, hocası demektir. Atabey, kullanılmış, tarihe geçmiş bir unvan-ı resmidir. Bu unvanı taşıyan bir çok Türk büyüğü vardır. Binaeleyh biz de Türk’e her alanda atalık etmiş, Türklüğü kurtarmış, istiklaline kavuşturmuş olan büyük Gazimize ATATÜRK diyelim, bu soyadını verelim. Bu bana şivemize de daha munis, daha uygun gibi geliyor.”
Oy birliğiyle kabul edilen “Atatürk” soyadı ile ilgili 24 Kasım 1934 tarih ve 2587 sayılı kanun düzenlendi.
MADDE 1 – Kemal öz adlı cumhur reisimize ATATÜRK soyadı verilmiştir.
MADDE 2 – Bu Kanun neşri tarihinde muteberdir.
MADDE 3 – Bu kanun Büyük Millet Meclisi tarafından icra olunur.
Bu kanundan sonra, Kocaeli Milletvekili İbrahim Süreyya‘nın önerisiyle “Atatürk” soyadının hiç kimse tarafından öz ya da soyadı olarak kullanılmamasına ilişkin 2622 sayılı kanun düzenlenerek 24 Aralık 1934 tarihinde Resmi Gazete‘de yayınlamıştır.
MADDE 1 – Kemal öz adlı Türkiye Cumhur reisine 24.11.1934 tarih ve 2587 sayılı kanunla verilmiş olan ATATÜRK soyadı tek şahsına mahsustur, hiç kimse tarafından öz veya soyadı olarak alınamaz, kullanılamaz ve kimse tarafından hiçbir surette bir kimseye verilemez.
MADDE 2 – ATATÜRK adının başına ve sonuna başka söz konarak öz veya soyadı alınamaz ve kullanılamaz
MADDE 3 – Bu kanun hükmü 24/11/1934 tarihinde başlar.
MADDE 4 – Bu kanun hükmünü yerine getirmeye Dahiliye Vekili memurdur.
SOYADI KANUNU
MADDE 1 – Her Türk, öz adından başka soyadını da taşımaya mecburdur.
MADDE 2 – Söyleyişte, yazışta, imzada öz ad önde, soy adı sonda kullanılır.
MADDE 3 – Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmayan veya iğrenç ve gülünç soy adları kullanılamaz.
MADDE 4 – Soyadı seçme vazifesi ve hakkı, evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir. Evliliğin feshi ve boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır. Koca ölmüş ve karısı evlenmemiş olursa veyahut koca akıl hastalığı ve akıl zayıflığı sebebiyle vesayet altında bulunuyor ve evlilik de devam ediyorsa bu hak ve vazife karınındır. Kocanın vefatıyla karı evlenmiş veya koca evvelki fıkrada zikredilen sebeplerle vesayet altına alınmış ve evlilik dezeval bulmuş ise bu hak ve vazife çocuğun baba cihetinden olan kan hısımlarından en yakın erkeğe ve bunların en yaşlısına, yok ise vasiye aittir.
MADDE 5 – Mümeyyiz olan reşit, soy adını seçmekte serbesttir. Akıl hastalığı ve akıl zayıflığı dolayısıyla vesayet altına alınmış olan reşidin adını babası, yok ise anası, bu da yok ise vasisi seçer.
MADDE 6 – En büyük mülkiye memurunun vereceği müzekkere üzerine Cumhuriyet Müddeiumumisi (savcısı), 3. maddedeki memnuiyete (yasaklamaya) uygun olmayarak soyad kullananların bu adı değiştirmelerini ve tarihte ün almış olanlara ilişik anlatan adların, hilafını iddia ile, kullanılmasını mahkemeden isteyebilir. Kanunla taayyün eden unvanlar mahfuzdur.
MADDE 7 – Bu kanunun neşri tarihinden itibaren iki yıl içinde gerek soyadı olmayanlar ve gerekse soyadlarını değiştirmek isteyenler taşıyacakları adı hükümetin tayin edeceği şekilde nüfus kütüklerine geçirilmek üzere bildirirler. Bu iş için verilecek her nevi evrak pul resminden muaftır.
MADDE 8 – Soyadı seçme işlerinde çıkacak ihtilafları halletmek ve kendiliklerinden soyadı seçmeyenlerle anası babası belli olmayan çocuklara ad takmak ve bir adın kanunun istediği şekle uygun olup olmadığı hakkında karar vermek salahiyeti ana kütüğün bulunduğu yerin en büyük mülkiye memuruna aittir.
MADDE 9 – Valiler ve kaymakamlar soyadlarının nüfus kütüklerine ve doğum kağıtlarına doldurulması işinde diğer devlet dairelerinde münasip gördükleri memurları, iş bitinceye kadar yardımcı olarak nüfus dairelerinde çalıştırmaya salahiyetlidirler.
MADDE 10 – Bu kanunun tayin ettiği müddet geçtikten sonra soyadlarını değiştirmek isteyenler, Kanunu Medeni’nin bu baştaki hükümlerine tabi olurlar.
MADDE 11 – Soyadlarını nüfus kütüğüne ve doğum kağıtlarına yazma işinde ihmali görülen memurlar hakkında kaymakamlar bir haftalığa, valiler on beş günlüğe kadar maaş kesme cezası verebilirler. Bu kararlar kati olup ilk ödenecek maaştan kesilir.
MADDE 12 – Kanunun tayin eylediği zaman içinde soyadını memurlara bildirmeyenlerden beş liradan on beş liraya kadar ve bu iş için hükümetçe verilecek vazifede ihmali görülen muhtarlar ve ihtiyar heyetleri azasının her birinden ve belediyelerce memur edilenlerden on liradan elli liraya kadar hafif para cezası alınır. Bu cezalar mahalli idare heyetleri kararıyla verilir ve vali veya kaymakamların tasdiki ile katileşir.
MADDE 13 – Bu kanunun tatbik yollarını gösteren bir nizamname yapılacaktır.
MADDE 14 – Bu kanun neşri tarihinden altı ay sonra mer’iyete girecektir.
MADDE 15 – Bu kanunun hükümlerini yerine getirmeye Dahiliye Vekaleti memurdur.