Kardak Krizi, 25 Aralık 1995 tarihinde Figen Akat isimli bir Türk ticaret gemisinin Ege Denizi‘nde bulunan ve Yunanlılar‘ın “Imia“, Türkler‘in ise “Kardak” adını verdiği kayalıklara oturmasıyla, Kardak Kayalıkları‘nın hangi ülkeye ait olduğu konusunda çıkan Türk – Yunan krizidir. Savaş eşiğine gelinen bu olay, Ege Denizi‘ndeki adalarla ilgili tarafların egemenlik iddialarını sergilendiği ilk olay olması dolayısıyla önemlidir.
25 Aralık 1995‘de Figen Akat isminde bir Türk ticaret gemisi, Ege Denizi’nde Bodrum‘a 3 mil uzaklıktaki Kardak kayalıklarında kaza yaptı. Yunan botları kaza yapan gemiye yaklaşarak yardım tekflifinde bulundu. Ancak gemi kaptanı kendilerinin Türk sularında bulunduğunu, dolayısıyla Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı‘ndan yardım istediklerini söyleyerek Yunanlılar‘ın teklifini reddetti.

Devam eden süreçte bir Türk sigorta şirketinin geminin kurtarılmasına yardım etmesiyle 26 Aralık 1995 tarihinde Yunanistan Türkiye’ye bir nota vererek kendi sularında böyle bir kurtarmanın kabul edilemez olduğunu söyledi. Türkiye’den yanıt gecikmeyerek aynı gün Yunanistan’a bir nota verildi.
10 Ocak 1996‘da Yunanistan aynı egemenlik iddiasıyla Türkiye’ye yeni bir nota verirken, Yunan Gramma gazetesi 20 Ocak‘ta “Türkiye’den Aşırı Tahrik” başlıklı haberiyle bu sorunu kamuoyuna duyurdu. Giderek artan diplomatik sorunlar, 26 Ocak 1996 tarihinde Kalimnos adasındaki Yunanlılar’ın beraberlerinde “Antenna” isimli Yunan televizyon kanalıyla Kardak kayalıklarına çıkarak, adaya Yunan bayrağı dikmeleriyle birlikte başka bir boyut kazandı. Bir sonraki gün “Hürriyet” gazetesinin iki muhabiri bir helikopterle Kardak kayalıklarına geldi ve Yunan bayrağını indirerek adaya Türk bayrağı dikti.

Bunun üzerine 28 Ocak 1996 tarihinde Yunan Hükümeti, iki kayalıktan oluşan Kardak Kayalıkları‘ndan Doğu Kardak Kayalığı‘na donanmasını göndererek tekrar Yunan bayrağını dikti. Bu sırada Atina‘daki Türk Büyükelçisi Ümit Pamir, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı‘na çağrılarak kayalıklara yaklaşıldığı takdirde ateşle karşılık verileceği duyuruldu. Yunanistan’da yapılan üst düzey bir toplantının ardından Yunan Savunma Bakanı Arsenis, “Silahlı kuvvetlerimiz bütün sınırlarımızın korunması konusunda en üst düzeyde hazırdır.” açıklamasını yaptı.
29 Ocak 1996 tarihinde Türkiye’de, Başbakan Tansu Çiller başkanlığında acil bir güvenlik toplantısı yapıldı. Sorunun çözümüne ilişkin çeşitli fikirler vardı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel barış yolundan gidilmesini söylerken, Başbakan Tansu Çiller, Generkurmay Başkanlığı‘nın da dile getirdiği gibi kayalıkların Türkiye’ye ait olduğunu, Yunan askerlerinin kayalıklardaki varlığının kabul edilemez olduğunu ve derhal uzaklaştırılmaları gerektiğini söylüyordu. Nihayetinde Yunan askerlerinin kayalıklardan uzaklaştırılması konusunda mutabık olundu. Tansu Çiller toplantı sonrası yaptığı açıklamada “Bizde toprak verilmez, bizde tek çakıl taşı verilmez. Bizde can verilir ama çakıl taşı verilmez! O zaman tek bir yol var; O bayrak inecek, o asker gidecek!” dedi. Aynı gün Ankara Büyükelçisi Dimtios Nezeritis, Dışişleri Bakanlığı‘na çağrıldı, Yunanistan’ın Kardak Kayalıkları‘nda işgalci olduğu, kayalıkların derhal boşaltılması gerektiği belirtilerek Yunanistan’a nota verildi.
30 Ocak‘ta ABD Başkanı Bill Clinton, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel‘i arayarak sorunun diplomatik yollardan çözülmesinin daha iyi olacağını söyledi. Demirel bir taraftan ABD ile görüşmeler yaparkan Genelkurmay Başkanı yanına gelerek, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İnal Batu‘nun önerisiyle, “Biz de Batı Kardak Kayalığı’na asker çıkaralım” dedi. Böylece 30 Ocak 1996 gecesi Türk SAT ve SAS komandoları “Yunus 1” operasyonuyla, Yunan deniz kuvvetlerinin arasından geçerek Doğu Kardak‘ın hemen karşısında bulunan Batı Kardak Kayalığı‘na çıkarak Türk bayrağı diktiler.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İnal Batu, bu operasyonla ilgili şunları söylemiştir;
“İşte bizim deniz komandoları, SAT birliğimiz, o gece karanlığında, bir mucize yahut büyük bir askerlik dehası diyelim, o kıyametin içinde kimseye görünmeden adaya çıktı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Türk birliği de o ikinci komşu kaya parçasındaydı.”

Türk komandolarının kayadaki varlığını ABD‘nin kendilerine haber vermesiyle öğrenen ve çok büyük bir şaşkınlık yaşayan Yunanlılar, ABD‘nin “savaşı kim başlatırsa karşısında bizi bulur” sözünden ötürü savaş riskini göze alamayarak Türk kuvvetlerine ateş açmadılar. Yunanistan Başbakanı Costas Simitis bu olaya ilişkin öfkeyle şunu söylemiştir; “Türkler bu işi burnumuzun dibinden geçerek becerdi.” Yunan kamuoyunda büyük bir tepki oluşurken Yunanistan Genelkurmay Başkanı Hristos Limberis istifa etti.
31 Ocak 1996 gününün sabahında ABD‘nin de müdahalesiyle Yunan güçlerinin Doğu Kardak‘tan çekilmesiyle Türk komandoları da kayalıklardan ayrılmıştır.
Kardak Krizi, öteden beri devam eden Yunanistan – Türkiye sorunları gibi kesin bir çözüme ulaşmamışsa da Türkiye, bu olay sırasında başarılı bir kriz yönetimi gerçekleştirmiştir.