Halide Edip Adıvar

Türk yazar, öğretmen, siyasetçi ve akademisyen Halide Edip Adıvar, 1884 yılında Ceyb-i Hümayun katibi Mehmet Edib Bey ile Fatma Berifem Hanım‘ın evliliğinden dünyaya geldi. Küçük yaşlardayken annesini veremden kaybetti.

İlköğrenim çağına geldiğinde özel ders hocalarıyla evde temel eğitimini aldı. Babası Halide Edip‘in Batılı tarzda eğitilmesini istiyordu, bu yüzden Halide Edip‘in yaşını büyüterek Üsküdar Amerikan Kız Koleji‘ne kaydettirdi. Ancak ertesi yıl II. Abdülhamid‘in yabancı okullar hakkında çıkardığı irade doğrultusunda okuldan ayrılmak zorunda kaldı. Evde devam eden eğitimi sırasında Amerikalı yazar Jacob Abbott‘un “Ana” adlı eserinin çevirisini yaptı ve bu çeviri 1897 yılında basıldı. Bu çevirisinden ötürü II. Abdülhamid tarafından kendisine “Şefkat Nişanı” verildi. Bu sırada Amerikan Koleji‘ne tekrar çağrıldı ve 1901 yılında bu okuldan lisans derecesiyle mezun olan ilk müslüman Türk kızı olarak ayrıldı.

Mezuniyetinin ardından lisede matematik dersine giren Salih Zeki ile evlendi. Bu sıralarda biyografiler, Sherlock Holmes hikayeleri ve Shakespeare‘in Hamlet‘ini çevirdi. 1903‘te “Ayetullah“, 1904‘te ise “Hikmetullah Togo” ismini verdiği iki oğlu dünyaya geldi.

1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edilirken Halide Edip, ilk yazılarını “Halide Salih” takma adıyla Tanin gazetesinde yayımlamaya başladı. Bu yazıların genellikle kadın haklarıyla ilgili olması bazı dindar kesimleri rahatsız etti. 31 Mart Ayaklanması çıktığında korkuya kapıldı ve yanına çocuklarını alarak önce Mısır‘a, sonra İngiltere‘ye gitti. Yazdığı yazılardan dolayı burada kolaylıkla entelektüel çevreye girdi ve Bertrand Russell gibi düşünürlerle tanıştı.

Ayaklanmanın bastırılmasından sonra yurda geri döndü. Edebi eserler kaleme almaya başladı; “Heyyula” ile “Raik’in Annesi” bu dönemde çıktı. Bu dönemde yaptığı öğretmenlik ve müfettişlik görevleri sırasından İstanbul‘un her çeşit semtini dolaştığı için her kesimden insanı tanıma ve gözlemleme fırsatı buldu. Halide Edip, 1910 yılında eşi Salih Zeki‘nin ikinci bir kadınla evlenmesinin üzerine evden ayrıldı ve kocasından boşandı. Aynı yıl feminist bir eser olan “Seviyye Talip” romanını yazdı ve “Halide Edip” imzasını kullanmaya başladı.

1912 yılında Türk Ocağı‘na katılarak Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Hamdullah Suphi gibi isimlerle tanıştı. Burada Türkçülük düşüncesinin etkisindeki tek eseri olan “Yeni Turan“ı yazdı. 1913 yılında kadınların eğitilmesi ve sosyal yaşama katılması için çalışmalar yapacak olan Teali-i Nisvan Cemiyeti (Kadınların Yükseltilmesi Cemiyeti)’nin kurucuları arasında yer aldı. Balkan Savaşı sırasında bu cemiyetin hastanesinde çalıştı, öğretmenlikten istifa ettiğinde Kız Mektepleri Umumi Müfettişliği‘ne atandı.

1916 yılında Cemal Paşa‘dan aldığı davetle Lübnan ile Suriye‘ye giderek buralarda kız okullarıyla yetimhaneler açtı. 1917 yılında aile doktoru Adnan Adıvar ile babasına verdiği vekalet sonucu evlendi. Ertesi yıl İstanbul‘a dönerek Darülfünun‘da Batı Edebiyatı dersleri vermeye başladı.

Halide Edip Sultanahmet mitinginde konuşma yaparken.

15 Mayıs 1919‘da Yunanlılar‘ın İzmir‘i işgal etmesiyle İstanbul‘da düzenlenen çeşitli mitinglerde konuşmalar yaptı, Anadolu‘ya gizlice silah kaçırılmasına yardım etti. Osmanlı Devleti‘nin işgal edilmeye başlamasıyla herkes gibi bir çare aramaya koyuldu. Yetiştirilme tarzından ve aldığı Amerikancı eğitimden etkilenerek o dönemde bütün Amerikan Koleji mezunları gibi ABD mandasını kabul etme fikrini savunmaya başladı. Kendisiyle aynı fikirde olan Refik Halit Karay, Yunus Nadi Abalıoğlu, Ali Kemal gibi isimlerle 14 Ocak 1919 tarihinde yalnızca iki ay açık kalacak olan “Wilson Prensipleri Cemiyeti“ni kurdu. Halide Edip, bu görüşünü detaylı bir şekilde açıklayarak, Sivas Kongresi hazırlığındaki Mustafa Kemal Paşa‘ya 10 Ağustos 1919 tarihinde bir mektup gönderdi. Mustafa Kemal‘in büsbütün karşı olduğu ve tam bağımsızlık şartına aykırı bulduğu bu düşünce, Sivas Kongresi‘nde kesin olarak reddedildi. Atatürk, bu mektubu “Nutuk” eserinde tam metin olarak vermiş ve Halide Edip‘i ‘mandacı‘ olarak nitelendirmiştir. Yıllar sonra Halide EdipMustafa Kemal Paşa haklıymış!” diyecektir.

16 Mart 1920‘de İstanbul‘un İngilizler tarafından işgal edilmesiyle padişahın onayı alınarak 6 kişinin idamı istendi; Mustafa Kemal, Ali Fuat Cebesoy, Kara Vasıf, Ahmet Rüstem, Adnan ve Halide Edip Adıvar. Böylece çocuklarını İstanbul‘da yatılı okula bırakarak eşi Adnan Bey ile Ankara‘ya geçti ve Milli Mücadele‘ye katıldı.

Atatürk ve Halide Edip Adıvar

Ankara‘dayken Yunus Nadi Bey ile Mustafa Kemal‘in de onayıyla “Anadolu Ajansı“nı kurdu ve Milli Mücadele ile ilgili haberleri yurtiçinde ve yurtdışında duyurmaya başladı. Bu sıralarda bir yandan yabancı gazetecilerin Mustafa Kemal ile röportajlarını, bu görüşmelerdeki tercümanlığı ve Mustafa Kemal‘in yazı işlerini yürütüyor, bir yandan da Yunus Nadi Bey‘in “Hakimiyet-i Milliye” gazetesini çıkarmasına yardım ediyordu.

1921‘de Kızılay‘ın başkanlığına getirildi. Bir süre sonra Mustafa Kemal‘den orduya katılmak için izin istedi. Çeşitli cephelerde bulundu ve Mehmetçiklere destek oldu. Kendisine savaşta gösterdiği gayretten ötürü sivil olmasına rağmen “onbaşı” rütbesi verildi. Tetkik-i Mezalim Komisyonu’nda Yunanlılar‘ın geride bıraktığı zararı tespit etmek üzere görev aldı. İzmir‘deyken “başçavuş” oldu. Savaştan sonra İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi.

Halide Edip Adıvar İstiklal Savaşı’nda.

1922‘de “Türk’ün Ateşle İmtihanı” ve “Ateşten Gömlek” adlı iki ünlü eserini yazdı. Halide Edip, aynı yıl Kurtuluş Savaşı‘nın sona erip Adnan Adıvar‘ın Hariciye Vekaleti İstanbul Temsilciliği‘nde görevlendirilmesiyle İstanbul‘a döndü. 1923 yılında “Akşam“, “Vakit“, “İkdam” gazetelerinde yazılar yazdı. Bu sıralarda Mustafa Kemal ve Cumhuriyet Halk Fırkası ile siyasi görüş ayrılıkları yaşamaya başladı.

Halide Edip’in eşi Adnan Bey, 1924 yılında ilk muhalefet partisi olan “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”nın kuruluşunda yer aldı. Ancak bu parti, 1925’te çıkan ve derhal bastırılan Şeyh Said İsyanı’ndan sonra dini hisleri kullanarak isyanı desteklediği gerekçesiyle Haziran 1925’te kapatıldı. İzmir Suikastı’nın da patlak vermesi üzerine Halide Edip ve Adnan Bey 1939 yılında dönmek üzere önce İngiltere‘ye sonra Fransa‘ya gittiler.

Yurtdışındaki yaşamı boyunca İngiltere‘de Cambridge, Oxford; Fransa‘da Sorbonne; ABD‘de Yale, Illinois, Michigan; Hindistan‘da Delhi, Kalküta, Benares, Haydarabad, Aligar, Lahor ve Peşaver Üniversitelerinde konuşmalar yaptı, dersler verdi. 1928‘de ABD Williamstown Siyaset Enstitüsü‘nde yuvarlak masa toplantısına başkanlık yapan ilk kadın oldu. 1936‘da ünlü eseri “Sinekli Bakkal“ı yazdı, 1943‘te bu eserle “CHP Ödülü“nü kazandı.

1939‘da yurda geri döndü ve İsmet İnönü tarafından İstanbul Üniversitesi‘nde İngiliz Filolojisi bölümünü kurmakla görevlendirildi, 10 yıl bu kürsüde başkanlık yaptı.

1950 yılında Demokrat Parti‘den İzmir Milletvekili olarak meclise girdi. Ancak Demokrat Partililer ile arasında çıkan siyasi anlaşmazlıklar sonucu 5 Ocak 1954 tarihinde “Siyasi Vedaname” başlıklı yazıyı kaleme alarak milletvekilliğinden istifa etti ve üniversiteye geri döndü.

II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi‘nin en tanınmış kadın yazarlarından ve en çok eser verenlerinden biri olan Halide Edip Adıvar, 9 Ocak 1964 tarihinde böbrek yetmezliği sebebiyle İstanbul‘da öldü.

Halide Edip Adıvar, Amerikan Koleji‘nde aldığı eğitim doğrultusunda 1915 yılından önceki yazılarında Ermeni Tehciri‘ne karşı çıkmış ve Ermeniler‘den özür dilemiştir. Bu, o dönemde aslında Ermeni çocuklarını yetiştirmek misyonuyla açılan Amerikan Kolejleri‘nin eğitiminin bir sonucudur. Aynı şekilde kadınerkek eşitliği fikri de burada aldığı eğitim sırasında filizlenmiştir. Böylece ölümüne dek yazdığı bütün eserlerde feminist bir yaklaşım sezilmektedir. Ancak bu tutum radikal olmaktan uzak, kadını sosyal yaşama kazandırma odaklıdır. Halide Edip, savaşın en önemli yıllarında Atatürk‘ün yanında onun hizmetinde yer almışsa da daha sonra yaşadıkları anlaşmazlıklar sonucu Paşa‘nın yanından ayrılmıştır. Bütün siyasi görüşleri bir yana bırakılacak olursa Halide Edip‘in yazdığı eserler, döneme ışık tutması açısından oldukça önemlidir.
Eserleri

1 – Roman

Heyulâ (1909)
Raik’in Annesi (1909)
Seviyye Talip (1910)
Handan (1912)
Son Eseri (1913)
Yeni Turan (1913)
Mev’ud Hüküm (1918)
Ateşten Gömlek (1923)
Vurun Kahpeye (1923)
Kalp Ağrısı (1924)
Zeyno’nun Oğlu (1928)
Sinekli Bakkal (1936)
Yolpalas Cinayeti (1937)
Tatarcık (1939)
Sonsuz Panayır (1946)
Döner Ayna (1954)
Akile Hanım Sokağı (1958)
Kerim Usta’nın Oğlu (1958)
Sevda Sokağı Komedyası (1959)
Çaresaz (1961)
Hayat Parçaları (1963)

2 – Öykü

Harap Mabetler (1911)
Dağa Çıkan Kurt (1922)
İzmir’den Bursa’ya (1963)
Kubbede Kalan Hoş Seda (1974)

3 – Anı

Türkün Ateşle İmtihanı (1962)
Mor Salkımlı Ev (1963)

4 – Oyun

Kenan Çobanları (1916)
Maske ve Ruh (1945)

Yorum Yapın

Your email address will not be published.

Kimdir Kategorisinde Olanlar

Nursultan Nazarbayev

Kazakistan’ın İlk Ve Tek Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Kazakistan, Sovyetler Birliği’ne bağımlı bir ülke iken bağımsızlığını ilan

Rauf Denktaş

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‘nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı, Türk siyasetçi, yazar ve hukukçu Rauf Raif Denktaş,

Ali Fuat Cebesoy

Türk İstiklal Savaşı komutanı, Atatürk‘ün silah arkadaşı, Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurucularından biri olan Ali Fuat Cebesoy, 93

Muharrem Ergin

Büyük dilbilimci ve Türkolog Muharrem Ergin, 1923 yılında (o dönemler SSCB yönetiminde olan) Ahıska şehrinde Haydar

Zübeyde Hanım

Mustafa Kemal Atatürk‘ün annesi Zübeyde Hanım, 1857 yılında Feyzullah Efendi ile Ayşe Hanım‘ın evliliğinden Selanik‘e bağlı