Cahit Arf

Bir matematik dehası olan Cahit Arf, 1910 yılında Selanik‘te doğdu. 1912 yılında çıkan Balkan Savaşı dolayısıyla ailesi İstanbul‘a göç etti.

İlköğrenim hayatına 4 yaşındayken İstanbul’da başlayan Cahit Arf‘in ailesi, bu yıllarda önce Ankara‘ya, sonra tekrar İstanbul‘a, en sonunda İzmir‘e göç etti. İzmir Sultanisi‘nde 5. sınıf öğrencisiyken, genç matematik öğretmeni onun matematiğe ilgi duymasını sağlayarak temel geometri teoremlerini sıfırdan kanıtlamasını sağladı. Bu yıllarda kazandığı “sorgulayıcı yaklaşım“, onun ezberci eğitime karşı çıkarak bilim dünyasına çok değerli katkılar yapmasını sağladı.

Lise çağına geldiğinde artık matematikteki başarısı tartışılmazdı. 1926 yılında Fransız Frangı‘nın değer kaybettiğini gören babası bol miktarda Frank satın aldı. Böylece oğlunu Paris’teki St. Louis Lisesi‘nde okumak üzere Fransa‘ya gönderdi. Burada üstün bir başarı sergileyen Cahit Arf, 3 yıllık liseyi 2 yılda tamamladı. Üniversite eğitimi için Fransa‘daki iyi okullardan birine devam etmek istediyse de babasının maddi durumu buna el vermediği için yurda döndü.

İzmir‘e döndüğü sırada Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı), Avrupa‘ya öğrenci gönderme sınavları düzenliyordu. İzmir Sultanisi‘nin kendisini aday göstermesiyle bu sınava girerek Avrupa’da eğitim almaya hak kazandı. İki yıl hazırlık okuduktan sonra ünlü bir okul olan École Normale Supérieure‘a devam etti ve yükseköğrenimini 1932 yılında tamamladı.

Maarif Vekaleti kendisinin Fransa’da kalıp Doktora çalışmalarını yapmasını istediyse de o, yurda dönerek zorunlu hizmetini Anadolu‘da gerçekten bilgiye muhtaç durumdaki öğrencilere ders vererek yapmak istedi. Ancak Maarif Vekaleti onu sıradan bir okulda değil, Galatasaray Lisesi‘nde görevlendirdi.

“Kanımca Milli Eğitim’in temel ilkesi şu veya bu şekilde şartlanmış gelecek kuşakların yetiştirilmesi değil; tam tersine gelecek kuşakların şartlanmamış, olayları olduğu gibi gören her olayda, her davranışında “neden” diye sorabilen ve bu soruya doğal, mantıksal yanıtlar verebilen kişiler olarak yetiştirmek olmalıdır.”

Galatasaray Lisesi‘nde matematik öğretmenliği yaptığı sıralarda orada bulunan diğer öğretmenlerle anlaşamadı. 1933 yılında bizzat Atatürk‘ün emriyle yapılan Üniversite Reformu ile “Darülfünun“, “İstanbul Üniversitesi” oldu. Modern üniversitelerin kurulması amaçlanan bu reform kapsamında İstanbul Üniversitesi‘ne eski kadrodan, Hitler rejiminden kaçan Alman profesörlerden ve öğrenimini yurtdışında yapmış gençlerden oluşan bir akademik kadro oluşturuldu. Son gruba dahil olan Cahit Arf, buradan davet aldı ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Kürsüsü‘ne doçent adayı olarak getirildi.

Bilimsel çalışmalarına askerlik dolayısıyla bir müddet ara verdikten sonra üniversiteye geri döndü. 1937 yılında üzerinde çalışmak istediği “sınıf cisimleri” alanında öne çıkmış bilim adamlarını barındıran Göttingen Üniversitesi‘nde doktora yapmak üzere Almanya‘ya gitti.

Sınıf Cisimleri Teorisi‘ne yaptığı katkılarla bilinen Helmut Hasse ile doktora çalışması yaptı. Hasse kendisine hangi konuda çalışmak istediğini sorduğunda Cahit Arf, “non-komütatif sınıf alanı” cevabını verdi. Hasse onu çok acele ettiği konusunda uyardıysa da ısrarı karşısında bazı özel halleri çalışmasına izin verdi. Pek çok matematikçinin “çok zor” olarak nitelendirdiği bu konudaki doktora tezini bir buçuk yılda tamamladı. Bu tezde elde ettiği verilerin bir kısmı dünya literatürüne “Hasse – Arf Teoremi” olarak geçmiştir.

Arf‘in çalışmasından etkilenen Hasse, Göttingen Üniversitesi‘nde bir yıl daha kalmasını teklif etti ve bu defa “kuadratik formların sınıflandırması” üzerinde çalışmasını önerdi. Cahit Arf bu konuda bir süre çalıştı ve kuadratik formları değişmezler yardımıyla sınıflamayı başardı ve yine dünya matematik literatürüneArf İnvariantları / Arf Değişmezleri” olarak geçen bu çalışması 1944‘te Crelle dergisinde yayınlanarak dünya çapında tanınmasını sağladı.

Henüz 28 yaşındayken bilim dünyasında yer edinen Cahit Arf, 1938‘de İstanbul Üniversitesi‘ne geri döndü. 1943 yılında profesör oldu. 1945‘te, reformla İstanbul Üniversitesi‘ne gelmiş olan İngiliz matematikçi Patrick Du Val‘in kuramına yeni bir yaklaşım getirince Du Val, ondan teorisini daha açık bir şekilde kanıtlamasını istedi. Bunun üzerine bir hafta boyunca eve kapanarak çalışan Cahit Arf nihayetinde çalışmasını tamamladı. “Arf Halkaları” ve “Arf Kapanışları” gibi terimler ürettiği bu çalışması 1949 yılında Proceedings of London Matematical Society dergisinde yayınlandı.

1948 yılında mühendis olan yakın arkadaşı Mustafa İnan‘ın, doktora tezine çalıştığı sıralarda ona sorduğu köprülerle ilgili bir soru üzerine Cahit Arf, problemin matematiksel bir çözümünü buldu ve bu çalışması için kendisine “İnönü Ödülü” verildi.

1953‘te Matematik Enstitüsü müdürü olarak atandıysa da bir yıl sonra istifa etti. Daha sonra Fen Fakültesi‘nde Teorik Fizik Enstitüsü‘nün kurulmasıyla gelen başkanlık teklifini kabul etti. Sonraki yıllarda Almanya’da bulunan Mainz Akademisi tarafından muhabir üyeliğe seçildi.

Fizik gibi diğer bilim dallarıyla da ilgili olan Cahit Arf, 1955 yılında 45 yaşındayken ordinaryüs profesör oldu. İstanbul Üniversitesi‘ne devam ettiği yıllarda dünyanın en prestijli üniversitelerinden biri kabul edilen Maryland Üniversitesi‘nde konuk öğretim üyeliği yaptı.

1962‘de İstanbul Üniversitesi‘ndeki görevinden ayrıldı, bir yıl Robert Koleji‘nde matematik dersleri verdi. 1963 yılında ünlü fizikçi Sait Akpınar‘ın davetiyle yeni kurulmuş olan Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi‘ne gitti.

1964 – 1966 yılları arasında bir yandan Princeton İleri Araştırmalar Enstitüsü‘nde çalışmalar yaparken, bir yandan da Kaliforniya Üniversitesi‘nde konuk öğretim üyeliği yaptı. Amerika‘da bulunduğu bu yıllarda çeşitli üniversitelerden öğretim üyeliği teklifleri aldı. Aynı şekilde Orta Doğu Teknik Üniversitesi‘nden gelen teklif üzerine 1967‘de Türkiye‘ye dönerek burada çalışmaya başladı. Bu yıllar daha sonra ODTÜ‘nün “altın çağı” olarak anılacaktır.

ODTÜ‘deki öğrencilerinden Prof. Turgut Önder şöyle demiştir;

“Cahit Bey’in her zaman anlatmaya çalıştığı şey, her ispatın arkasında bir fikir olduğudur. Tesadüflerle kurulmuş, sınama yanılmayla bulunmuş şeyleri pek sevmezdi. Ondan aldığım en önemli şeylerden biri buydu; bir şeyi önceden keşfetmeye çalışmak. Bu, başarılı matematikçilerin genelde benimsedikleri bir şey; ama ben bu fikri Cahit Bey’den almıştım. Ondan öğrendiğim ikinci şey de o sıralar pek meraklı olduğumuz soyut ispatların hayatla ilişkisini kurmaya çalışmak oldu. Somut üzerine eğilmemizi daha sonra soyutla birleştirmemizi isterdi. Birisi bir seminer verdiğinde ilk sorusu şu olurdu: ‘Bunu neden yapıyorsun?’ En önemli şeylerden biri ‘belleme'(ezber) karşıtı oluşuydu.”

1963 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) kuruluş çalışmalarına katılan Arf, buranın ilk bilim kurulu başkanı oldu. Vefatına kadar burada çalışmalarını sürdürdü. 1974‘te ise matematik alanına yaptığı katkılardan ötürü “TÜBİTAK Bilim Ödülü“ne layık görüldü.

1980‘de ODTÜ‘den emekli oldu, aynı yıl İTÜ ve Karadeniz Teknik Üniversitesi‘nden, bir yıl sonra ise ODTÜ‘den onur doktorasını aldı. 19851989 yılları arasında Türk Matematik Derneği‘nin başkanlığını yaptı. 1993‘te Türkiye Bilimler Akademisi Şeref Üyesi seçildi, 4 Şubat 1994‘te Fransa‘dan “Commandeur des Palmes Académiques Ödülü“ne layık görüldü.

Ömrünü adadığı bilimsel çalışmalarıyla dünya matematik tarihine adını yazdıran Cahit Arf, 26 Aralık 1997 tarihinde İstanbul‘da yaşamını yitirdi.

Cahit Arf‘in resmi, “Arf Değişmezi” ile birlikte 2009 yılından itibaren 10 TL‘lik banknotların arkasında yer almaktadır.

“Matematik tümevarımsal bir bilimdir ve bu tümevarımsal bilim sonsuz kümeler için geçerli. Bu sonsuzlukları tümevarımsal bir şekilde kavrıyoruz ve kavradığımız zaman da o sonsuzluğu hissediyoruz , sınırsızlığı. Ve bu bize mutluluk veriyor, çünkü ölümü unutuyoruz… Herkes ölümsüz olduğunu hissettiği alanda çalışmak ister. Ben de matematikte kendimi ölümsüz hissettim…”

Yorum Yapın

Your email address will not be published.

Kimdir Kategorisinde Olanlar

Nursultan Nazarbayev

Kazakistan’ın İlk Ve Tek Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Kazakistan, Sovyetler Birliği’ne bağımlı bir ülke iken bağımsızlığını ilan

Rauf Denktaş

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‘nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı, Türk siyasetçi, yazar ve hukukçu Rauf Raif Denktaş,

Ali Fuat Cebesoy

Türk İstiklal Savaşı komutanı, Atatürk‘ün silah arkadaşı, Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurucularından biri olan Ali Fuat Cebesoy, 93

Halide Edip Adıvar

Türk yazar, öğretmen, siyasetçi ve akademisyen Halide Edip Adıvar, 1884 yılında Ceyb-i Hümayun katibi Mehmet Edib

Muharrem Ergin

Büyük dilbilimci ve Türkolog Muharrem Ergin, 1923 yılında (o dönemler SSCB yönetiminde olan) Ahıska şehrinde Haydar