Bizans’ın Paralı Askerleri; Türkopoller

11. yüzyılın sonlarından itibaren Bizans ordusunda görev yapan Hıristiyanlaştırılmış paralı Türk askerlerine Türkopol (Turcopole/Türkoğlu) denilmekteydi.

1123 yıl boyunca ayakta kalan Bizans İmparatorluğu’nun, bu uzun ömrünü borçlu olduğu şeylerden biri şüphesiz ki güçlü ordusudur. 11 asır boyunca askeri sistemi sürekli değişikliklere uğramıştır.

Genel hatlarıyla imparatorluk ordusu; merkez kuvvetleri, thema askerleri ve paralı askerlerden oluşuyordu. 11. yüzyıla kadar ordunun asıl gücünü oluşturan thema askerleri, eyaletlerden gelen kalabalık birliklerdi. (7. yüzyıldaki Müslüman akınlarından sonra İmparator Herakleidos {610-641} kurduğu Thema sistemi, Bizans İmparatorluğu topraklarının idari bölümlere ayrılmasıdır.)

Thema askerlerinin imparatorluktaki ekonomik ve siyasi nedenlerden dolayı birer yük haline gelmeleriyle birlikte ordu içindeki yerlerini yavaş yavaş paralı askerler almaya başladı. Paralı askerlik kısa sürede popülerleşecek ve paralı askerlerin sayısısındaki artışla beraber ordudaki ağırlık bu askerlere geçecektir.

11. yüzyılın ortasından itibaren ordu içinde İngiliz, Frank, Norman, Alman, Venedikli, Rus Bulgar, Alan, Sırp, Gürcü, Ermeni, Peçenek, Kıpçak, Uz , Türkopol ve Selçuklu Türkleri gibi pek çok milletten paralı asker bulunuyordu.

Türkopol

Türkopoller Kimdir?

11. yüzyılın sonlarından itibaren Bizans ordusunda görev yapan Hıristiyanlaştırılmış paralı Türk askerlerine Türkopol (Turcopole/Türkoğlu) denilmekteydi.

11. ve 12. yüzyıl Batı kaynaklarında sıkça rastladığımız “Türkopoulus” terimi ilk kez 1082 tarihli, I. Aleksios Komnenos’un imzasını taşıyan bir belgede geçmektedir. Bu terim Bizans ordusunun en önemli paralı askeri sınıflarından birini ifade etmek için kullanılmıştır. Ayrıca I. Aleksios döneminde ilk kez oluşturulan bu hafif süvari birliklerinin, Haçlılar tarafından görülüp Haçlı ordularında da yer vermelerinden sonra 1097 yılındaki Selçuklu başkenti İznik’in kuşatmalarında görev aldıkları bilinmektedir.

Bizans ordusundaki farklı boylara mensup Türkler, arazilerinin yüklü bir miktar karşılığı satın alınması ya da Bizans fetihlerinde esir düşmekle imparatorluğun hizmetine girmişlerdir.

Bizans’ın iç mücadelelerinden fayda sağlayarak tahta el koymak için imparatorluk saflarına katılan Selçuklu Türk askerleri olduğu gibi tamamen kendi rızalarıyla hizmete giren Türkler de bulunmaktaydı.

Bunun yanı sıra Bizans, Anadolu’daki Türk yayılmasına karşı Hristiyan Batı’dan askeri destek beklerken Selçuklular’ın rakibi olan boylarla da ittifak ve yardım talebi görüşmeleri yapıyordu.

Bizans İmparatorluğu devlet geleneğinde daima Hristiyanlığın esas olması sebebiyle, Bizans hizmetine girecek herkesin öncelikle Hristiyanlığı benimseyerek vaftiz olması gerekiyordu. Vaftiz olan kişiye hemen askeri veya idari görevler ile hediyeler veriliyordu. Kaynaklara göre 12. yüzyılın son yarısına kadar din değiştirenler eğer İslamiyet’i bırakıyorlarsa bunu sözlü olarak söylemeleri ve İslam’ın Allah’ını resmen reddetmeleri gerekiyordu.

Bizans – Selçuklu mücadelelerinde esir edilenlerden çok sayıda çocuk da önce vaftiz ediliyor, sonra bunun için açılmış olan okullarda Bizans gelenek ve göreneklerine göre yetiştirilip imparatorluğun gerçek bir ferdi haline getiriliyordu. Bu kişilerin çoğu da devlet yönetiminde ve orduda yüksek mevkilere gelebiliyordu.

Türkopol

Yunanlı tarihçi Alexios G.C. Savvides, “Ekkhristianismenoi Tourkofônoi Misthoforoi sta Vyzantina kai sta Latinika Strateumanta tês Anatolês” başlıklı makalesinde “Tourkopoloi” kelimesinin Bizans ordusundaki Türklerden oluşan askeri birlik için kullanıldığını ve bu birliğin 11. yüzyılın sonlarından başlayarak özellikle 13. ve 14. yüzyıllarda Bizans ve Doğulu Frenk kuvvetlerinde paralı askerlik yapan Turan kökenli ve Müslüman iken Hristiyanlaştırılmış Türklerden ve bunların Grek kadınlarla olan evliliklerinden doğan çocuklarından oluştuğunu ifade etmektedir.

Savvides:

“Hristiyanlaştırılmış Türkopoller, doğrudan Selçuklu ve Türkmen paralı askerlerinin soyundandır. Bunlar 11. yüzyılın son dönemi ile 13. yüzyılda Kommenoi ve Angeloi dönemlerinde Hristiyan kadınlarla evlenen ve Bizans kuvvetlerinde savaşan kişilerdi.”

Yani Bizans ordusunun standart birlikleri haline gelen Türkopoller, doğrudan Selçuklu Türklerinin soyundan gelen ve onlarla neredeyse aynı savaş taktik ve becerilerine sahip askerlerdi. Ağır zırhlı Bizans ordusunu yüksek hareket kabiliyeti ve hafif zırhlarıyla tamamlayan Türkopoller, ok ve yay kullanımında usta olup ordunun öncü kuvvetleriydi.

Paralı askerlerden, yerli askerlerdeki sadakat pek çok kimse tarafından beklenmese de ordu içinde ayrı birlik olan Türkopoller kendi komutanlarının emirlerini sıkı bir şekilde takip etmiş ve uzun yıllar boyu kendi soydaşlarına karşı Bizans saflarında savaşmışlardır.

Sadakat ve başarısıyla bir Türkopol’ün nereye kadar yükselebileceğini gösteren iki meşhur örnek vardır. Bunlardan ilki olan “Tatikios”, babası Selçuklu Türkü olan ve kendisi de çocukluğundan itibaren Bizans geleneklerine göre yetiştirilmiş bir Türkopol’dür. Ordudaki başarılarından dolayı kendisine “Megas Primikerios” yani “Şanlı Amiral” unvanı verilmiştir.

İkinci ve belki de Yunanlar arasında en bilinen Türkopol, “Ioannes Aksukhos”tur. 9 yaşındayken Selçuklu atalarının elinden esir alınarak sarayda yetiştirilen Aksukhos, Bizans ordusunda tam 32 yıl boyunca “Megos Domestikos” yani “Doğu ve Batı Bizans Orduları Başkumandanlığı” unvanıyla görev yapmıştır.

Ünlü Bizans tarihçilerinden Niketas Khoniates, Bizans siyasi tarihinde de önemli etkileri olan Aksukhos hakkında şöyle söylemektedir:

“Aleksios Comnenos’un ölümüyle tahta çıkan (1118) Ionnes’in hizmetinde yer alan ve imparatorun en büyük teveccühüne sahip bir kişi olan Ioannes Aksukhos bir Türk’tür.”

Zaman içinde Hristiyanlaşarak atalarının dinini bırakan, ancak dillerini ve kendi kültürlerini her zaman korumuş olan Türkopoller’in, “Karamanlılar” da denilen Ortodoks Türkler’in atası olabileceği düşünülmektedir.

Yorum Yapın

Your email address will not be published.

Nedir Kategorisinde Olanlar

Hocalı Katliamı

Hocalı kasabası, Azerbaycan‘ın Dağlık Karabağ bölgesinde yer alan, konumu sebebiyle önemli bir yerleşim merkezidir. 25-26 Şubat

Çerkes Ethem Ayaklanması

I. Dünya Savaşı‘ndan yenilgiyle çıkan Osmanlı Devleti, imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması gereğince ordularını terhis etmişti. Devam

İstiklal Mahkemeleri

İstiklal Mahkemeleri, Milli Mücadele döneminde TBMM’nin otoritesini sağlamak, yurtta artan iç tehditleri kontrol ederek bunların sorumlularını

Hıyanet-i Vataniye Kanunu

Hıyanet-i Vataniye Kanunu, 29 Nisan 1920 tarihinde TBMM tarafından çıkarılan 2 numaralı kanundur. Bu kanunun yapılış

Kılık Kıyafet Kanunu

Kılık Kıyafet Kanunu Öncesi Giyim ve Kuşam Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan belirli değişikliklerle birlikte 1925’den 1934