Atatürk, güreşi çok sever ve şöyle nitelendirirdi: “Kuvvet ve zeka oyunu.” Kendisi de arkadaşlarıyla ve özelikle Nuri Conker‘le güreşmeyi adet edinmişti. Fakat asıl heyecan ve zevk duyduğu şey, nöbet bekleyen erleri salona çağırarak, onlara güreş yaptırması idi. Bu güreşler bazen saatlerce sürer, Atatürk, ya hakemlik yapar veya teşvik edici sözlerle dikkat dolu gözlerini onlardan ayırmazdı. O, erlerden galip hatta mağlup olanlara, armağanlarını kendi eliyle verir ve onları kutlardı.
Bir gün Atatürk‘le beraber güreş sahasına gitmiştik. Hakem mevkiinde olanlardan bir yaşlı zatı, Atatürk‘e gösterdiler ve onun hakkında bazı şeyler söylediler. Bu sözler Atatürk‘ün duygularının en derin noktasına tesir etmiş ve bu hal gözlerinden akan birkaç damla yaşla belirmişti. Sahada genç güreşçileri seyrederken, Atatürk özellikle ihtiyar eski güreşçi “Kurtdereli” pehlivandan gözlerini ayırmamıştı.
Çankaya‘ya döndüğümüzde Kurtdereli‘ye bir armağan gönderdi; armağanın yanı sıra göndermek üzere yazdığı mektup şudur:
Kurtdereli Mehmet Pehlivan
Seni cihanda büyük ün almış bir Türk pehlivanı tanıdım. Parlak muvaffakiyetlerinin sırrını şu sözlerle ifade ettiğini de öğrendim: “Ben her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve milletin şerefini düşünürüm.“
Bu dediğini en az yaptıkların kadar beğendim. Onun için senin bu değerli sözünü, Türk sporcularına bir meslek düsturu olarak kaydediyorum. Bununla, senden ve sözlerinden ne kadar memnun olduğumu anlarsın.
12 Kasım 1931, Salı
Gazi M. Kemal
Atatürk‘ün kendisine armağan olarak 1.000 lira gönderdiği ve devrinin meşhur pehlivanları ile güreşmiş olan Kurtdereli Mehmet Pehlivan‘ın Kırkpınar başpehlivanlığı vardır. Her yıl Balıkesir‘in Kurtdere köyünde onun adına yağlı güreşler düzenlenmektedir ve Balıkesir‘de heykeli bulunmaktadır.
Kaynakça:
Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, s.218-220