Asya Hun Devleti

Asya Hun Devleti (Büyük Hun İmparatorluğu), Çin kaynaklarında Hiung-nu, eski Türkçe’de Kun ve batı dillerinde Hun olarak geçen Türk devletidir. Bu adlar; “boy, halk, topluluk” anlamlarına gelmektedir.

Asya Hun Devleti‘nin kuruluşuna dair net bir bilgi olmasa da, Çin kaynaklarına bakıldığında Hunlar‘ın ilk kez M.Ö. 318 yılında dört Çin Beyliği olan; Han, Chao, Wei ve Ch’u‘lar ile anlaşma yaparak Ch’in Devleti’ne saldırdıkları anlatılmaktadır. Bu olaya göre M.Ö. IV. yüzyılın sonlarına doğru, bölgede güçlü bir Hun Devleti‘nin varlığından söz edebiliriz. Yine eski Çin kaynaklarına göre M.Ö. 1760 yılından itibaren Hunlar‘ın varlığına dair çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Buna göre Hun Devleti; büyük Hun Hükümdarı olan Mete Han‘dan çok daha önce kurulduğu söylenebilir. Yine de bütün bu teoriler dışında Çin kaynaklarında adı geçen ilk hükümdar Teoman (T’ou-man, Tuman) olduğu için Asya Hun Devleti’nin kuruluşu M.Ö. 220 olarak kabul edilir.

Çin kaynaklarında; Hun devletinin yöneticileri “Tanhu (Şanyü)” olarak anılmaktadır. Bu kelimenin; kumandan, kaan, han ya da imparator gibi bir anlamı olduğu tahmin edilir.

Devletin ana toprakları; Orhun, Selenga Irmakları, Ötüken, Ongun Irmağı‘ndaki Karakum ve Ordos bölgesi arasında geniş bir alanı kaplamaktadır.

Hun Haritası

Chou Devleti Çin’de büyük bir bölgeye hakim olamamıştı. Chou Devleti’nin son dönemlerinde de Çin’in kuzeyinde yaklaşık 1000 kadar sülale derebeylik ve siyasi iktidar mücadelesine girişmişlerdi. Hepsinin amacı bağımsız birer devlet olmaktı. Zamanla sayıları 14‘e düşen bu sülaleler imparatorlukla bağlarını koparmış ve savaşmaya devam etmiştir. Bu nedenle Çin tarihinde M.Ö. 481 ile M.Ö. 256 yılları arasındaki döneme “Savaşçı Devletler Çağı” denilmiştir. Topluluklar sürekli savaş halinde olduğu için askerlik ve silah ihtiyacı artmıştır. Buna bağlı olarak asker sınıfı oluşmuş ve demircilik gelişmiştir.

Çin’de yaşanan bu karmaşık dönemde kuzeyden de Hunlar’ın akınları başlamıştı. Herkes kendi bağımsızlığını ilan etme çabasında olduğu için Hunlar’ın akınlarına karşı koyabilecek büyük ve düzenli bir devlet yapısı yoktu. Akınlara kendi imkanlarınca karşı koyan köylüler de yeterli olmayınca herkes tarafından bilinen meşhur “Çin Seddi“nin yapımına başlandı. Çin Seddi‘nin yapımı M.Ö. 214 yılında tamamlandı. Bu yapı günümüzde hala bir “dünya harikası” olarak bilinmektedir.

Çin Seddi
Çin Seddi, 1986 yılında UNESCO Dünya Mirasları listesine eklenmiştir. Toplam uzunluğu 8.851,8 kilometredir.

Teoman (M.Ö. 220-209) Dönemi

Çin’de tek güç haline gelen Ch’in Devleti hükümdarı Shih Huang-Ti ilk olarak kuzeydeki boyları hedef almıştır. Ünlü general Meng Tien, Çin kaynaklarına göre 100.000 kişilik bir orduyla Hunlar’a saldırmış ve Hunlar’ın en önemli otlağı olan Ordos Bölgesi‘ni ele geçirmiştir. Bu şekilde ilk yenilgilerini alan Hunlar, Gobi Çölü ve İç Moğolistan‘a püskürtülmüşlerdir.

Bu savaş Hunlar’a karşı ilk kez büyük bir galibiyet alan Çinliler’in umutlanması ve ilk yenilgi alan Hunlar’ın, Çin’den gelen tehlikenin farkına varıp, boyların birleşmesini sağlaması açısından önemlidir. M.Ö. 209 yılında Ch’i hükümdarının ve generalinin ölmesiyle iç karışıklık çıkmıştı. Bu durumdan faydalanan Teoman Sarı Irmak’ı aşarak yeniden Çin’in içlerine girmiştir.

Mete Han (M.Ö. 209-174) Dönemi

Mete, cesareti ve teşkilatçılığı sayesinde kısa bir sürede ülke güvenliğini sağlayarak Hun Devleti‘nin sınırlarını genişletmiştir. Mete, hükümranlığı boyunca Orta Asya‘da yaşayan bütün Türk boylarını, başta Moğollar olmak üzere diğer kavimleri hakimiyeti altına almayı başarmıştır.

Önce Tunguzlar‘ı itaatine almış, daha sonra Yüe-çiler‘le savaşarak bütün topraklarını ele  geçirmiştir. Mete, Asya Hun Devleti açısından bir tehlike olarak gördüğü Çin‘i baskı altına almaya çalışmış, bu yüzden Çin’e birçok sefer düzenlemiştir. Mete’nin izlediği devlet politikası yüzünden baskı atında kalan Çin, bundan kurtulmak için Hunlar’la bir antlaşma yapmıştır (M.Ö. 200). Yapılan antlaşma gereğince, Çin’in kuzeyindeki bozkırlar Hunlar’a bırakılmış, Çinliler Hunlar’a yıllık vergi vermeyi kabul etmiştir. Mete, Çin’i tamamen etkisiz hale getirdiği halde, Çin topraklarına yerleşmek istememiştir. Türkler’in bu kalabalık kavim arasında benliklerini kaybedeceğini düşündüğü için, devletin geleceği açısından sakıncalı bulmuştur.

Mete döneminde Asya Hun Devleti ile Çin arasında ticaret anlaşmaları yapılmıştır. Bu anlaşmaların yapılmasında İpek Yolu‘nun  etkisi büyüktür. İpek Yolu üzerinde hakimiyet kurma isteği, zaman zaman bu iki devleti, siyasi ve askeri açılardan karşı karşıya getirmiştir. Mete döneminde Asya Hun Devleti, en geniş sınırlarına ulaşmıştır.

Mete M.Ö. 174‘te öldüğünde, sivil ve askeri teşkilatı ile dış siyasette güçlü bir devlet bırakmıştır. Bu devlet daha sonra kurulacak olan diğer Türk devletlerine örnek teşkil etmiştir. Mete’nin ölümünden sonra yerine Ki-ok geçmiştir.

En çok kullanılan Mete Han Tasviri.

Ki-ok (M.Ö. 174-160) Dönemi

Ki-ok, babasının yolunu izlemiş, devraldığı devleti ve düzeni devam ettirmek istemiştir. Onun döneminde, Çin ile olan siyasi ve ticari ilişkiler geliştirilmeye çalışılmıştır. Ki-ok, bir Çin prensesiyle evlenerek Çinliler’le akrabalık kurma yoluna gitmiştir.

Ki-ok‘tan sonra gelen hükümdarlar zamanında Asya Hun Devleti, Çinliler’in etkisi ve entrikalarıyla sarılmış, Çin hakimiyetine girmemek için büyük mücadeleler verilmişti.

İlerleyen zamanlarda; Hun hükümdarları Çin prensesleri ile evlenmeye devam etti. Prensesin yanında gelen hizmetkarlar, Hun sarayına casusluk amacıyla gönderilmişti ve Türkler hakkında bilgi topluyorlardı. Bir diğer yandan Çinliler, Türk beylerine hediyeler göndererek onları kendilerine bağlamaya ve ekonomik olarak Çin’e bağımlı yaşamaya alıştırmışlardı.

Çinliler, Hunlar üzerine akınlar düzenlemeye başlamıştı. Çin’in zaferleri arttıkça İpek Yolu‘nun kontrolü Çin’in eline geçti. Hunlar’ın Çin’den aldığı vergiler de kesilince ekonomik durum kötüleşmeye başlamış ve ülke kıtlığa girmişti. İç huzursuzluğun arttığı bu dönemlerde Çin imparatorunun da yardımıyla Hun tahtına Ki-ok‘un oğlu Ho-han-ye geçti. Ho-han-ye, içinde bulundukları krizden kurtulmak için Çin egemenliğine girmeyi kabul etti.

Ki-ok‘un bir diğer oğlu Ho-han-ye‘nin kardeşi olan Çi-çi, Çin eğemenliğine girmeyi kabul etmedi ve Ho-han-ye‘nin hükümdarlığını tanımadı. Aralarında çıkan savaşı kaybeden Ho-han-ye güneyde Çin himayesi altına girdi. Böylece, Asya Hun Devleti; batı ve güney olmak üzere ikiye ayrılmıştır (M.Ö. 58). Batıda bulunan Hunlar zamanla Çinliler’in hakimiyeti altına girmişlerdir (M.Ö. 36). Güney Hunları ise; kuzey ve güney olmak üzere bir kez daha ikiye ayrılmıştır (48). Bunlardan kuzeyde olanı Siyenpiler, güneyde olanı ise Çinliler tarafından yıkılmıştır.

Asya Hun Devleti‘nin parçalanmasıyla birlikte Hunlar, her ne kadar Çin’in hakimiyetinde kalmış olsalar da, milli benliklerini korumaya çalışmışlardır. Bunların bir kısmı kuzeye çekilerek bağımsız topluluklar halinde yaşamış, bir kısmı da batıya göç etmiştir. Batıya göç edenler Kavimler Göçü‘ne sebep olmuştur.

Asya Hun Devleti‘nin yıkıldıktan sonra, bazı Türk boylarının batıya göç etmesi Çin’i Asya’nın en güçlü devleti konumuna getirmiştir. Asya Hunları’nın bir kolu olan Tabgaçlar, Çin’de çıkan karışıklıklardan faydalanarak Çin’in kuzeyinde devlet kurmuşlardır. Asya’da da, Orhun ve Selenga ırmakları arasında Avar, İran‘da Sasani, Maveraünnehir bölgesinde de Ak Hun Devleti kurulmuştur.


Kaynakça;
Bahaeddin Ögel, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi, Cilt: 2, [T.C. Kültür Bakanlığı], Ankara 1981.
Saadettin Gömeç, Türk-Hun Tarihi, Berikan, Ankara 2012.

Türkler Ansikopedisi, Cilt 1.

 

Türk Devletleri Kategorisinde Olanlar

İskitler (Sakalar)

İskitler (Sakalar), Avrupa‘nın doğusu (Kırım ve Pontik Bozkırları) ile Orta Asya‘da, Tanrı Dağları ve Fergana Vadisi‘ni de

İlk Türk Devletleri

Tarihte ilk çağ ve orta çağda İslamiyet öncesi döneminde kurulmuş olan Türk devletlerinin listesi; İlk Çağ İskitler